can gelmek — canlanmak, güçlenmek Vücudumuza serinlik, ferahlık yayılıyor / Kan verilen bir yaralı imişçesine cismime can geliyor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlanıvermek — nsz Çabucak canlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlanma — is. Canlanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirilmek — nsz 1) Güçlenip canlanmak Bir bardak suyu içince dirildi. 2) Bitki solmuş, pörsümüş durumdayken yeniden canlılık kazanmak, diri duruma gelmek 3) Hasta yeniden sağlığını kazanmak, iyileşmek 4) Öldüğü sanılan şey canlılık kazanmak Masal bu, ölüyken … Çağatay Osmanlı Sözlük
hararetlenmek — nsz 1) Isısı artmak 2) Canlanmak, kızışmak Tartışma hararetlendi. Şakir Bey arkasından gelerek fikrini müdafaa için hararetleniyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
tazeleşmek — nsz Taze bir durum almak, canlanmak, gençleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tecessüm etmek — 1) boyut kazanmak, cisimlenmek, belirmek 2) görünmeye başlamak 3) canlanmak Olay olduğu gibi gözümün önünde tecessüm ediyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
renk gelmek — (bir şeye) renklenmek, canlanmak Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayrete gelmek — bir işi yapmaya veya bitirmeye özenmek; canlanmak Ekmeğini zeytinyağına banıp öyle lezzetli bir yiyişi vardı ki ben de gayrete gelmiştim onunla. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzine kan gelmek (veya benzi kanlanmak) — sağlıklı duruma gelmek, canlanmak Yirmi dört saat evvel Allah tan ziyade Abdülhamit ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük