cereyân — (A.) [ نﺎیﺮﺝ ] 1. akış. 2. oluş. 3. akım. ♦ cereyân etmek olmak, gerçekleşmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
cereyan etmek — geçmek, olmak, yapılmak Düzbel de cereyan eden meydan muharebesini İkinci Kılıç Arslan kazandı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEREYÂN — Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma. * Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cereyan çarpmak — elektrik akımına tutulup etkisinde kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEREYÂN-I HEVÂ — Hava akımı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TECRÎ — (Cereyan. dan) Cereyan ediyor, akıyor, gidiyor … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aklımak — cereyan ve seylan ve seyl etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
akım — is. 1) Akma işi 2) fiz. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu. A. İlhan Hava akımı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıntı — is. 1) Akma işi Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi. 2) Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum. Ö. Seyfettin 3) Eğiklik, eğim,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
amil — is., Ar. ˁāmil Etken, etmen, sebep, faktör Acaba bu cereyan ne gibi tarihî amillerin tesiriyle doğdu. F. Köprülü … Çağatay Osmanlı Sözlük