- cezalandırmak
- -i
Bir kimseye veya varlığa ceza vermek
Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler.
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Meğer bizim Abdullah ve kardeşi et çalan bir kediyi cezalandırmak istemişler.
- F. R. AtayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tecziye etmek — cezalandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cezaya çarptırmak — cezalandırmak Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
askerî ambargo — is., ask. Bir ülkeyi cezalandırmak amacıyla askerî alanda yaptırım uygulama … Çağatay Osmanlı Sözlük
cezalandırma — is. Cezalandırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekonomik ambargo — is. Cezalandırmak amacıyla bir ülkeye ekonomik alanda yaptırım uygulama … Çağatay Osmanlı Sözlük
engizisyon — is., din b., tar., Fr. inquisition Orta Çağda, Katoliklerde katı din inançlarına karşı gelenleri cezalandırmak için kurulan kilise mahkemelerinin adı O eski engizisyonlar, o işkence aletleri gibi canavarlıklar artık var mı? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşçu — is. 1) Süs kuşları yetiştirip satan kimse Kendimi tanımaya ve etrafımdakileri seçmeye başladığım zaman bir kuşçu dükkânında bulunuyordum. R. H. Karay 2) tar. Saraylarda şahin, doğan vb. avcı kuşların bakımıyla görevli kimse 3) tar. Suç işleyen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öç — is., cü Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi, intikam Bunda da biraz öç, biraz nispet, biraz kurum arzusu vardır. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
siyasi ambargo — is. Bir ülkeyi cezalandırmak amacıyla siyasi alanda yaptırım uygulama … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceza vermek — 1) cezalandırmak 2) para cezası ödemek … Çağatay Osmanlı Sözlük