cehre — is., esk., Far. cehre Pamuk, yün, ipek vb.ni eğirip iplik durumuna getirmeye yarar araç, iğ … Çağatay Osmanlı Sözlük
çehre züğürdü — is. Yüzü çirkin olan kimse Bayan zengindir, gençtir de gelgelelim çehre züğürdüdür. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çehre almak — tavır takınmak Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çehre etmek — surat etmek Bir şeyim yok, asabım bozuk diye cevap veriyor, çehre ediyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
çehre — (F.) [ ﻩﺮﻬچ ] yüz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
cehre — mahrem, hademe, baçı, nuker … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEHRE — Açıkta ve belli olan şeyler. * Pamuk ve ipek sarılan masura … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÇEHRE — f. Vech, yüz, surat. * Mc: Surat asmak, dargınlık. * Görünüş, şekil, zahir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çehre — yüz, sime … Beypazari ağzindan sözcükler
ÇEHRE-NÜMUD — f.Yüzünü gösteren, yüz gösterici … Yeni Lügat Türkçe Sözlük