çıkışmak — çıkmakta yardım ve yarış etmek II,104 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TEHARÜC — Çıkışmak. * Tevzi etmek, dağıtmak. * Fık: Ortakların bir kısmı akar (para getiren mülk), bir kısmı arazi, bazısı da para üzerine yaptıkları anlaşma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çıkışma — is. 1) Çıkışmak işi 2) Birine sert sözler söyleme Nedense ona açıktan açığa çıkışmaya cesaret edemiyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
harlamak — nsz 1) Ateş için kuvvetlenmek, harlı bir biçimde yanmak Çıralar tutuşunca ateş birden harladı. 2) mec. Birden öfkelenerek bağırmak, birine çıkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
söylenmek — nsz 1) Söyleme işi yapılmak Suçluların ikisini de sağ bırakmayacağı söylenmekteydi. H. R. Gürpınar 2) Kendi kendine konuşmak, kendi kendine bir şeyler söylemek 3) mec. Çıkışmak, azarlamak, eleştirmek Benim kırdığımı anlayınca bana söylenmeye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutunmak — e 1) Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmak Evinin bahçesinin kapısını açtım ve kapanmayan panjurlarına tutunarak odasına girdim. M. Ş. Esendal 2) nsz Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, dayanmak Düşman ordusu ordumuz karşısında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
veriştirmek — e 1) Çok fazla söylemek 2) İyice çıkışmak, ağzına geleni söylemek Arkadaşına adamakıllı veriştirdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
zart zurt etmek — yüksekten atıp tutarak çıkışmak, kaba kuvvet gösterisinde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zılgıt vermek — korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağı vermek Şehrin büyükleri otelciye adamakıllı bir zılgıt vermişler. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çepreşmak — yekdiyerine geçmemek, çapraşmak, çapraz ve arı çıkışmak, beraber koşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük