- çocuk işi
- is.
Kolay veya önemsiz iş
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk oyuncağı hâline getirmek — yeteneksiz kimselerin karışmasıyla bir işi değerinden düşürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz — bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cumhur cemaat — zf. Cümbür cemaat Oyuncakçı dükkânından satın alınmış, çocuk işi teneke bir makine ile dün gece cumhur cemaat rulet oynamıştık. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider — çocuk kendisine ısmarlanan işi yapamayacağından işi buyuran kimsenin onun arkasından gitmesi gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
özne — is., dbl. 1) Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey, fail, süje: Çocuk uyudu. Çocuk henüz küçüktür cümlelerinde çocuk sözü öznedir 2) fel. Bilinci, sezgisi, düş gücü olan, bazı filozoflara göre de … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanmak — nsz, ar 1) Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir... Anayasa 2) Ateş durumuna geçmek, tutuşmak Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3) Isı, ışık veren… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesilmek — nsz 1) Kesme işi yapılmak 2) Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara. N. Cumalı 3) Gibi olmak, benzemek, dönmek Senelerden beri hizmetçinin,… … Çağatay Osmanlı Sözlük