dağ dalak otu — is., bit. b. 5 10 cm yükseklikte, yere yatık ve çiçekleri soluk sarı renkli bir dalak otu türü (Teucrium montana) … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüylü dalak otu — is., bit. b. 10 40 cm yüksekliğinde, yatık veya dik, gri veya beyaz tüylü, çok yıllık bir dalak otu türü, acı yavşan (Teucrium polium) … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalak — is., ğı, anat. 1) Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ 2) hay. b. Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sancı otu — is., hlk. Tüylü dalak otu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ot — is., bit. b. 1) Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. A. Gündüz 2) sf. Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
acı yavşan — is., hlk. Tüylü dalak otu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ — 1. is., Far. dāġ 1) Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan 2) İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık 3) mec. Büyük üzüntü, acı Birleşik Sözler gözdağı 2. is. Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duvar sedefi — is., bit. b. Dalak otu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüylü — sf. 1) Tüyü olan İki dakika içinde etrafıma, ayağımın altındaki tüylü halıya baktım. Ö. Seyfettin 2) is. Uzun tüyleri olan kilim Birleşik Sözler tüylü dalak otu tüylü meşe tüylü top … Çağatay Osmanlı Sözlük
yayla yavşanı — is., hlk. Tüylü dalak otu … Çağatay Osmanlı Sözlük