TAZYİK — Daraltmak, sıkıştırmak. * İcbar etmek. * Sıkıntı ve ızdırab vermek. * Zorlama, baskı. * Fiz: Bir kuvvet harcayarak yapılan basma veya itme işi. Basınç. Katı cisimler, üzerine konuldukları satıhlara; sıvılar, içinde bulundukları kabın hem dibine… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kısıtlamak — i 1) Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek Hükûmet dış gezileri kısıtladı. 2) mec. Sınırlamak, daraltmak 3) huk. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmak — i, ar 1) Sesi azaltmak, alçaltmak Radyoyu biraz kısar mısın? 2) Gözü biraz kapamak Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı. N. Cumalı 3) Ezmek, büzmek, daraltmak Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirlemek — i 1) Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek Künyesi bile daha doğarken onun yönünü belirlemiş gibi idi. H. Taner 2) man. Yeni bir kavramı, özünü oluşturan ögeleri açıklayarak tanımlamak, sınırlamak 3) Bir kavramı, ayırıcı bir öge… … Çağatay Osmanlı Sözlük
daraltıvermek — i Çabucak daraltmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
daraltma — is. Daraltmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasıntı — is. 1) Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş Bu kolun kasıntısını sökmeli. 2) mec. Büyüklenme, kurum, gurur 3) sf., mec. Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasmak — ar 1) Kasları gergin duruma getirmek 2) i Kısaltmak 3) Daraltmak 4) mec. Baskısı altında tutmak Birleşik Sözler kasım kasım Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kasıp kavurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
subılamak — enll şeyi söbü yapmak, ucunu sivriltmek, yanlarını daraltmak III, 323 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ADRENALİN — Fr. Tıb: Böbrek üstü salgısından çıkarılan bir hormon. Sentetik olarak da yapılır. Damar daraltmak ve kanamayı önlemekte kullanılır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük