koymak — i, e, ar 1) Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek Öteki elini doktorun omzuna koydu. S. F. Abasıyanık 2) Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak Bu işe kimi koyacağız? 3) Bırakmak İçeri kimseyi koymuyorlar. 4) Katmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlamak — i 1) Sınırını çizmek, sınırını belirtmek veya belirlemek 2) Belli bir sınır içinde bırakmak, belirlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aile bütçesi — is., ekon. Kısa bir süre içinde bir işçinin veya işçi ailesinin hayat seviyesinde meydana gelen değişmeleri belirlemek amacıyla yapılan istatistik çalışması … Çağatay Osmanlı Sözlük
anket — is., Fr. enquête Herhangi bir konuyla ilgili durum ve tutumu belirlemek için düzenlenmiş ayrıntılı ve kapsamlı soru dizisi, sormaca, soruşturma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller anket yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak izi — is. 1) Herhangi bir zemin üzerinde ayağın bıraktığı iz Karda ayak izleri var / Vurulup düştükleri yere kadar. N. Cumalı 2) Bebeklerin kimliklerini belirlemek ve düztaban olup olmadıklarını anlamak için doğar doğmaz alınan iz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırmak — i, e 1) Bölmek Elmayı dörde ayırmak. 2) e, den Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak Çocuklara pastadan biraz ayırdım. 3) Bir yeri bir engelle bölmek 4) den Birbirinden uzaklaştırmak 5) i Nitelik değişikliğini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirleme — is. Belirlemek işi, tayin Bunları kesin olarak belirlemeye çalışalım. A. Ş. Hisar Birleşik Sözler öncel belirleme … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirleyivermek — i Çabucak belirlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bellik — is., ği 1) İşaret, marka 2) Kalınan sayfayı belirlemek amacıyla araya konulan ince, uzun karton parçası … Çağatay Osmanlı Sözlük
biçmek — i, er 1) Belli bir biçim vererek kesmek Tahta biçmek. 2) Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek 3) Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek 4) mec. Yaylım ateşiyle öldürmek 5) mec. Değer, paha, fiyat… … Çağatay Osmanlı Sözlük