han kapısından teğelti atmak — defetmek, kovmak Bir adamı hiç sormadan, etmeden böyle han kapısından teğelti atar gibi kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEDA' — Defetmek, kovmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SE'SE' — Defetmek, kovmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
def — is., Ar. defˁ Savma Birleşik Sözler defetmek defihacet defolmak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller defibela kabilinden defigam etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
defedivermek — i Çabucak defetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
defetme — is. Defetmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
deflemek — i, tkz. Defetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haydamak — i, hlk. 1) Çifte koşulan hayvanı sürmek, dehlemek 2) argo Kovmak, defetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kovmak — i, ar 1) Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi. M. Ş. Esendal 2) Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak 3) İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak 4) Varlığına … Çağatay Osmanlı Sözlük
savmak — i, den, ar 1) İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız. R. N. Güntekin 2) i Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek Kendini unutturmak ve bu ziyareti… … Çağatay Osmanlı Sözlük