- delalet
- is., esk., Ar. delālet
1) Kılavuzluk, aracılık
Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi.
- E. E. Talu2) mec. İz, işaretAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi.
- E. E. TaluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
delalet — delâlet gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık … Hukuk Sözlüğü
DELALET-İ SELÂSE — Üç çeşit delâlet. Bunlar da: Delâlet i mutabıkıye, delâlet i tazammuniye, delâlet i iltizamiyedir.1 Delalet i mutabıkıye: Bir kelâmın vaz olunduğu, yani kasdedilen mânanın tamanına delâletidir. Meselâ: İnsan lâfzı, insanın tam mahiyeti olan,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delalet etmek — 1) yol göstermek 2) göstermek, anlatmak, demeye gelmek Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş. A. Haşim 3) belirtmek Halep içinde bahara delalet eden işaret yoktur. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
DELALET-İ ZÂTİYE — Kendi zatı ile, bizzat kendisini eserleri ile göstermek suretiyle olan delâlet, şahidlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delâlet — (A.) [ ﺖﻝﻻد ] delillik, yol gösterme … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
DELALET — Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delâlet etmek — 1. yol göstermek. 2. anlamına gelmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
delâlet-i bil'işare — işaret ederek, hatırlatarak gösterme … Hukuk Sözlüğü
HÜSN-Ü DELÂLET — Hayırlı. İyi bir başlangıca delâlet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAT'Î DELALET — şüphesiz, kat i delil … Yeni Lügat Türkçe Sözlük