- delalet etmek
- 1) yol göstermek2) göstermek, anlatmak, demeye gelmek
Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş.
- A. Haşim3) belirtmekHalep içinde bahara delalet eden işaret yoktur.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş.
- A. HaşimHalep içinde bahara delalet eden işaret yoktur.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
delâlet etmek — 1. yol göstermek. 2. anlamına gelmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
delalet — is., esk., Ar. delālet 1) Kılavuzluk, aracılık Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi. E. E. Talu 2) mec. İz, işaret Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller delalet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
DELALET — Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yedmek — yapışup çeküp götürmek, delalet etmek, çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
BELKIS — Süleyman (A.S.) zamanında, Yemen de Sebe şehrinde hükümet süren Himyerîlerden bir melikedir. Süleyman (A.S.) bunu Filistin e çağırdı, geldi ve iman etti. (Bak: Taht ı Belkıs)(Hz. Süleyman (A.S.) Taht ı Belkısı yanına celb etmek için,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAZAMMUN — İhtiva etmek. İçine almak. İçinde başka şeyleri havi olmak. Muhit olmak. * Tazmini kabul etmek. Kefil olmak. * Man: Lâfzın, mevzuu olduğu mânanın cüz üne delâlet etmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İHTİDA — Hidayete ermek. Delâlet ve irşadı kabul edip doğru yola girmek. Allah a ve Resül ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimize iman etmek. * Başkasına tekaddüm etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CELB-İ SURET — Uzakta olan bir şeyin sûretini resmini yanına getirmek.(... Hz. Süleyman (A.S.) taht ı Belkıs ı yanına celbetmek için vezirlerinden bir âlim i ilm i celb dedi: Gözünü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hazır ederim. olan hâdise i… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CEM' — (C.: Cümu) Hurmanın iyi olmayanı. Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar. * Az olarak cemaat için isim olur. * Toplama. Bir yere getirme, biriktirme. Yığma. * Gr: Arabçada (ve tesniye olmayan dillerde) ikiden çok olan şeylere delâlet… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞAHADET — (Şehâdet) Şâhidlik. * Bir şeyin doğruluğuna inanmak. * Delâlet. Alâmet, işaret, iz. * Allah (C.C.) rızâsı yolunda hayatını fedâ etmek. Din için muharebeden şehitlik. (Bak: Şehid … Yeni Lügat Türkçe Sözlük