azizlik — is., ği 1) Aziz olma durumu 2) mec. Muziplik Bunu evvela bir oyun, bu delişmen kızların bir azizliği sandılar. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller azizlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bukleli — sf. Kıvrım kıvrım olan (saç) Dal gibi, kara bukleli, aydınlık alınlı ve yaramaz, delişmen... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
delifişek — sf., ği Delişmen ve atak (kimse) Ama tanıyanlar söylüyor, gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
delişmenlik — is., ği Delişmen olma durumu, delişmence davranış, zıpırlık Bir maksatla mı yoksa serseriliğinden, delişmenliğinden mi? F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller delişmenlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoppa — sf. Yaşına uymayan davranışlarda bulunan, delişmen, serbest, koket, ağırbaşlı karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâtibe — is., esk., Ar. kātibe Kadın yazman, kadın sekreter Şu bizim delişmen küçük kâtibe mi? R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kekeme — sf. Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire söyleyen ve keserek konuşan, keke, kekeç Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıpır — sf., tkz. Şımarık ve delice tavırlı, hareketlerinde ölçüsüz, delişmen, zırtapoz Mesrure, zıpır bir oğlanla karşısına çıkmaktan çekinmiyor, herkes bana ne der diye düşünmüyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü pek olmak — korkmamak, yılgınlık göstermemek, çok cesur olmak Küçük yaştan beri başkalarından ... ya daha delişmen ya daha gözü pek, ille ya daha bir şey olduğuna kendini inandırmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ciddiye almamak — önemsememek Halkımız sanatçıyı baştan beri pek ciddiye almaz, ona bir delişmen gözüyle bakar. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük