- kâtibe
- is., esk., Ar. kātibe
Kadın yazman, kadın sekreter
Şu bizim delişmen küçük kâtibe mi?
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Şu bizim delişmen küçük kâtibe mi?
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
KATIBE — (A, uzun okunur) Hepsi, tamamı. Cümleten. * Bütün hâllerde … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Ganj Nameh — Gandj Nameh: Inschriftenfelder … Deutsch Wikipedia
eski — sf. 1) Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? N. Ataç 2) Önceki, sabık Anlatışına bakılırsa eski kâtibe, şimdi fevkalade şık giyiniyormuş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fevkalade — sf., Ar. fevḳ + ˁāde 1) Alışılmış olandan ayrı, olağanüstü, beklenmedik, görülmedik, işitilmedik Çok güzel bir kadın, kumral, orta boylu ama çok mütenasip, fevkalade endamlı. R. H. Karay 2) Aşırı, çok fazla Eski kâtibe, şimdi fevkalade şık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
incizap — is., bı, esk., Ar. inciẕāb 1) Çekme, çekilme 2) Cazibeye tutulma, ilgi duyma Kâtibe karşı incizabı, halk türkülerine bile geçti. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜENNES — Dişi. Müzekkerin mukabili. * Gr: Hakiki, itibarî veya söylenişi cihetiyle dişi olan kelime.Müennes i hakikî : Müzekker kelimenin sonuna bir e a ilâve ederek yapılan kelime. Meselâ: (Kâtib: ): Erkek yazıcı. (Kâtibe: ): Kadın yazıcı.Sonu e ile… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük