- deruni
- sf., esk., Far. derūn + Ar. -ī
1) İçle ilgili, içten
Seven insanda fiziki güzelliklerin deruni taraflarını gören gözler olurmuş.
- S. F. Abasıyanık2) fel. Özünlü
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Seven insanda fiziki güzelliklerin deruni taraflarını gören gözler olurmuş.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
derûnî — (F.) [ ﯽﻥورد ] içten gelen, içe ait … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
DERUNÎ — f. Gönülden, içten … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kaybolmak — nsz, Ar. ġayb + T. olmak 1) Yitmek Bu okuyuşta mısranın asıl mahiyeti olan deruni ahenk kaybolmuştur. Y. K. Beyatlı 2) Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak Kocası bu karanlıkta kaybolmuştu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
özünlü — sf., fel. Bir şeyin aslında veya gerçeğinde olan, ilinekle ilgili olmayıp özde bulunan, deruni, zatî, dışınlı karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
içki — keçi, oğlak, büz; sirke; deruni … Çağatay Osmanlı Sözlük
AHMED-İ BEDEVÎ — (Seyyid) (Hi. 596 675) Mısır ın en büyük velilerindendir. Hz. Ali neslinden gelir. Bir çok lâkabı vardır. Ona Afrika bedevileri tarzında (yüzü örten peçe) taşıdığından dolayı (el Bedevi) deniyordu. 626 yılına doğru onda deruni bir tahavvül vukua… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük