dirsek dirseğe — zf. Çok sıkışık bir durumda, yan yana Parkta bu kalabalık, sinema, vapur çıkışlarında olduğu gibi dirsek dirseğe, omuz omuzaydı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek teması — is. Bir amaç uğruna dayanışma içinde bulunma, ilişki içerisine girme Bu taklitçi aydın ve sanatçılar, ister istemez, halka yabancılaştılar, onunla her türlü dirsek temasını yitirdiler. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek çevirmek — daha önce iş birliği yaptığı kişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak Bugünlerde size dirsek çevirmişler, sebebini biliyor musunuz? E. Işınsu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek çürütmek — okumak için yıllarca çalışmak Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek kemiği — is., anat. Ön kolun iskeletini oluşturan iki uzun kemikten iç yanda olanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çift dirsek — is., ği Boruya 180 derecelik dönüş veren dirsek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığnak — dirsek, köşe … Çağatay Osmanlı Sözlük
MİRFAK — Dirsek. * Mutfak. Kiler. * Semânın şimal tarafında bir yıldız ismi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MİRFAKA — Dirsek yastığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dirseklenmek — nsz 1) Dirsek biçiminde kıvrılmak, dirsek oluşturmak 2) Dirsekle itilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük