dolaşık

dolaşık
sf., -ğı
1) Karışık (saç, ip vb.)

Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var.

- Karacaoğlan
2) Dolaşarak giden (yol)

Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş.

- A. Haşim
3) mec. Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık

Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi.

- Y. K. Karaosmanoğlu
4) mec. Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren

Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı.

- P. Safa

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • dolaşık — karışık, karışmış olan …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • cepheden hücuma geçmek — dolaşık yollara sapmadan doğrudan doğruya konuyu ele alarak birine karşı çıkmak veya mücadeleyi açıktan açığa yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ELGA — Dolaşık. * Boynuzluluk …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • girift — dolaşık; karışık; bir birinin içine girgin; tutma; yakalama …   Hukuk Sözlüğü

  • çap — 1. is. 1) Cisimlerin genişliği, kutur Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler. Ö. Seyfettin 2) Büyüklük 3) Ölçü, ölçek Bütün bu çabalar da Alman edebiyatını dünya çapında bir güce kavuşturmaya yetmiyor. H. Taner 4) Yapının veya arsanın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bitik — sf., ği 1) Yorgunluk veya hastalıktan gücü kalmamış Ne bitik, ne cılız işitilmiyor bile. P. Safa 2) Durumu kötü, fena Hoşa gitmeyen cilvelere kalkarlarsa hâlimiz bitiktir. H. Taner 3) hlk. Yapışık, dolaşık, ekli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çapraşık — sf., ğı 1) Karışık, dolaşık, girift Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı. R. E. Ünaydın 2) mec. Anlaşılması, çözülmesi veya içinden çıkılması güç, karışık, muğlak Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dedektif — is., Fr. détective 1) Gizli, sivil polis, polis hafiyesi En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Özel soruşturma yapmak için görevli kimse, hafiye …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaşıklık — is., ğı Dolaşık olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaşıksız — sf. Dolaşık olmayan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”