çapraşıklaşmak — nsz Çapraşık duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraşıklık — is., ğı Çapraşık olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraşmak — nsz 1) Karışık, çapraşık, çözülmez duruma gelmek 2) İki şey birbiriyle çapraz olarak kesişmek Döne döne çapraşan, su yolları gibi ucu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dallı budaklı — sf. Karışık bir duruma girmiş olan, çapraşık Onun derdi de dallı budaklı olur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolambaçlı — sf. 1) Dolambacı olan Sedyeyle apartmanın dar, dolambaçlı merdivenlerinden çıkarmaya çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) mec. İçinden zor çıkılır, çapraşık ... müessesesinin epeyce karışık ve dolambaçlı işleri içinde bunalmış kalmış. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm — is. 1) İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum 2) mec. Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer. P. Safa 3) ed. Edebî… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayya kuyusu — is. Karmaşık işlerin döndüğü yer veya çok çapraşık durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
girift — sf., Far. girift 1) Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır. M. C. Anday 2) Güzel yazı sanatında boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş (yazı) 3) is., müz.,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışık — sf., ğı 1) Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş Karışık salata. 2) Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız 3) Saf olmayan Karışık süt. 4) Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılçıklı — sf. 1) Kılçığı olan Kaşık adası bilek kalınlığında, mor kılçıklı, yarım metre uzunluğunda zarganalarla doludur. S. F. Abasıyanık 2) mec. Pürüzlü, çapraşık, karışık Bu iş pek kılçıklı, içinden nasıl çıkılır? … Çağatay Osmanlı Sözlük