- donmak
- nsz, -ar
1) Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak2) Yaşamını yitirmek, soğuktan ölmek
Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım.
- S. F. Abasıyanık3) Çok üşümek4) Bitki soğuktan zarar görmek, yararlanılmaz duruma gelmek5) Kimyasal bir etki ile katılaşmakÇimento ve alçı çabuk donar.
6) fiz. Eriyik durumda bulunan bir metal katı duruma geçmek7) mec. Beklenmedik bir durum karşısında birden hareketsiz kalmakSalonun içinde kimse kımıldayamadı. Hepsi olduğu yerde dondu. Taş kesildi.
- Ö. Seyfettin8) mec. Gelişmemek, yeniliklere açık olmamakBütün kafaların donmuş, taşlaşmış olmasını istiyorlar.
- Ç. AltanAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.