mandepsiye basmak (veya düşmek) — aldanmak, tuzağa düşürülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kündeye gelmek — aldanmak, tuzağa düşmek Barut yoktu. Kalenin dar kapısından çıkmak imkânı yoktu. Öyle korkunç bir kündeye gelmişlerdi ki... Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
arsıkmak — aldanmak I, 21, 242 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
GAFUL (GAFLE) — Aldanmak. * Terk etmek. * Belirsiz ve idraksiz olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aldanıvermek — nsz, e Çabucak, kolaylıkla aldanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldanma — is. Aldanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepheli — sf. Yönlü, taraflı Tek cepheli edebiyatlara aldanmak istemiyorum. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
inanmak — e 1) Bir şeyi doğru olarak benimsemek Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez. N. Ataç 2) Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek Ben size inanırım. 3) Bir şeyin varlığını,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanmak — e, ar 1) Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak 2) Tatlı sözlere aldanmak 3) Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla... R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük