- dökmek
- -i, -er
1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak
İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek.
- S. F. Abasıyanık2) Belli bir yere boşaltmakSigara tablasını dökmek.
3) Akıtmak, düşürmekAnnem bunu sezdiği gün, babamın arkasından döktüğü yaşları unutacak kadar bedbaht olur.
- Y. Z. Ortaç4) -e Saçmak, serpmekTavuklara yem döktü.
5) Salmak, bırakmak6) Üstünde bulunan bir şeyi düşürmekYapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı...
- S. F. Abasıyanık7) Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak8) Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmakHeykel ilkin çamurdan yapılıyor, sonra kalıbını çıkarıp tunçtan dökecekler.
- H. Taner9) Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmekLokma dökmek. Kadayıf dökmek.
10) Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımakSınıra asker dökmek.
11) nsz Çok söylemekDil dökmek.
12) Bir şeyi yok etmek için atmakSatılmayan hamsileri denize döktüler.
13) -e Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmakŞimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider.
- R. N. Güntekin14) Yakmak, tutuşturmakSabah ve akşam kahvaltıları için mangal döktürürdü. Mangal yakmak denmezdi. Mangalı dök, tutuştur denirdi.
- N. Neyzi15) Kullanmak, harcamak, sarf etmekDimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı.
- C. Uçuk16) mec. Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymakSınıfın yarısını döktüler.
17) nsz, mec. Bol bol vermek, ödemek, sarf etmekPara dökmek.
18) mec. Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymakAcaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?
Birleşik Sözler- küldöken- naldökenAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.