- dökülmek
- nsz
1) Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü.
- S. F. Abasıyanık2) Kumaş dökümlü olmak3) Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak4) -e DüşmekBizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik.
- Z. Selimoğlu5) Çıkmak, ortaya konulmakÂdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu.
- R. N. Güntekin6) Kaplamak, yayılmakDuvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor.
- M. Ş. Esendal7) -e Salınmak, serbest bırakılmakSaçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı.
- H. Taner8) -e, mec. Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmekBahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü.
- S. F. Abasıyanık9) mec. Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmekYaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek.
- B. R. Eyuboğlu10) mec. Çok yorgun, hasta olmakErkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler.
- T. Buğra11) coğ. Akarsular, göl veya denize akmakAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.