dudak

dudak
is., -ğı
1) Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru az veya çok kıvrılan üst ve alt kenarlarından her biri

Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı.

- H. E. Adıvar
2) mec. Ağız

Eve dudağınızda bir şarkı ile dönüyorsunuz.

- H. Taner
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • dudák — in dúdak a m (á; ȗ) redko dudar: ob peči je sedel dudak in piskal na dude …   Slovar slovenskega knjižnega jezika

  • dudak benzeşmesi — is., dbl. Dudak ünsüzlerinin veya yuvarlak ünlülerin düz ünlüleri etkileyip yuvarlaklaştırması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak eşlemesi — is., sin., TV Sözlendirmede, perdedeki görüntüde yer alan dudak hareketlerine uygun ses çıkarma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak kalemi — is. Rujun daha kalıcı olmasını sağlayan ve dudak çizgilerini belirlemeye yarayan kalem …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak dudağa gelmek (veya kalmak) — öpüşmek Bir zaman böyle birbirini karşılıklı öpücüklere boğduktan sonra, nefesleri kesilinceye kadar dudak dudağa kaldılar. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak ucuyla söylemek — belli belirsiz anlatmak, isteksizce söylemek Size hayır kalmadığını dudak ucuyla söyleyiverirler ve gerçekten dedikleri de çıkar. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak boyası — is. Dudakları boyamak için kullanılan kokulu, renkli madde, ruj …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak çukuru — is. Üst dudağın ortasındaki oluk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak tiryakisi — is. İçtiği sigaranın dumanını içine çekmeksizin dışarı üfleyen tiryaki …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dudak ünsüzü — is., dbl. Ağız boşluğundan gelen havanın dudaklara çarpıp patlamasıyla veya dudakların aralığından sızmasıyla oluşan ünsüz b, p, m, v, f …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”