- duyurmak
- -i, -e
1) Duymasını sağlamak
Sesini duyuramadığını anlayarak daha kuvvetle tekrar etti.
- P. Safa2) İlan etmek3) mec. Sezdirmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sesini duyuramadığını anlayarak daha kuvvetle tekrar etti.
- P. SafaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
duyuruda bulunmak — duyurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuğarmak — duyurmak, rahatlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuyturmak — duyurmak; anlatmak, III, 192 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
İFŞA — (C.: İfşâât) Duyurmak. Fâşetmek. Meydana çıkarmak. Gizli bir şeyi herkese duyurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İŞMAM — Hafif olarak duyurmak, koklatmak. Hissettirmek. * Kibirden dolayı başı dik yürümek. * Tecvidde: Bir harfe zamme veya kesre vermek ve bunu hafifçe hissettirmek. Harfin sesini genizden hissettirmek, biraz duyurmak, harfi çıtlatmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
afiş — is., Fr. affiche Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere aşılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi. T. Buğra Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller afiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afişlemek — i 1) Afiş asıp duyurmak 2) Nitelemek, göstermek Olayı yenilik diye afişledi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
aksettirmek — i, e, Ar. ˁaks + T. ettirmek 1) Sesi yankılamak 2) Işığı yansıtmak 3) Haberi, durumu, ulaştırmak, yaymak, duyurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağırtmak — i 1) Bağırmasına yol açmak 2) Bir haberi, bir isteği, birinin aracılığıyla duyurmak Tellal bağırtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük