- eğimli
- sf.
1) Eğimi olan2) mec. Bir şeyi yapmaya içten yönelmiş, meyyal
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yamaç — eğimli arazi … Beypazari ağzindan sözcükler
akıntılı — sf. 1) Akıntısı olan 2) Eğik, eğimli, meyilli … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı — is. 1) Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı 2) Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri 3) sf. Bir yere göre daha alçak yerde bulunan Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik. A. Gündüz 4) sf. Bayağı, adi 5) sf., mec. Niteliği düşük,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşaltma havzası — is., coğ. Sularını ırmağa veya göle veren, eğimli, belli bir genişlikte olan arazi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ — 1. is., Far. dāġ 1) Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan 2) İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık 3) mec. Büyük üzüntü, acı Birleşik Sözler gözdağı 2. is. Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düzlük — is., ğü 1) Düz olma durumu 2) Geniş, düz yer Derenin önündeki düzlükten birdenbire bir ses duydum, durdum. H. E. Adıvar 3) coğ. Deniz yüzeyine göre değişik yüksekliklerde olan az eğimli yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
iniş — is. 1) İnme işi veya biçimi 2) Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı İnişte yol uzadıkça uzadı. 3) mec. Gerileyiş, çöküş 4) sp. Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu Birleşik Sözler iniş aşağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ivinti yeri — is., coğ. Akarsuların, yataklarındaki çok eğimli bölgelerde köpürerek kaya döküntüleri arasından hızla aktıkları yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
koyak — is., ğı, coğ. 1) Vadi Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar. Y. Kemal 2) jeol. Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk 3) hlk. Dağlar ve kayalıklarda oluşmuş doğal çukur Yaylasını koyak koyak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
menderes — is., coğ., Yun. Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım … Çağatay Osmanlı Sözlük