engelleme

engelleme
is.
1) Engellemek işi
2) ruh b. İstek, gereksinim veya bir davranışın belli bir sonuca ulaşmasının önlenmesi
3) Siyasi kuruluşlar vb.nde tartışma yöntemlerinin bütün imkânlarından yararlanılarak kanunların tartışılmasını ve oylanmasını düzenli bir biçimde önlemek, geciktirmek amacıyla yapılan girişimler, obstrüksiyon

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • ambargo — is., Fr. embargo 1) Bir malın serbest sürümünü engellemek için konulan yasak, engelleyim Silah ambargosu. 2) Bir devletin, gemilerin kendi limanlarından ayrılmasını yasaklama buyruğu, engelleyim 3) Bir ülkenin dış dünyayla ilişkilerini engelleme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • basın yasağı — is. Basın yayın organlarının bir konu hakkında yayın yapmasını kısıtlayıp engelleme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • engelleyiş — is. Engelleme işi veya biçimi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işgal — is., li, Ar. işġāl 1) Bir yeri ele geçirme Çuhahane bir kumaş fabrikasıydı, İstanbul un işgali sırasında İngilizler yaktılar. B. Felek 2) Bir kimseyi işten alıkoyma, engelleme, oyalama 3) Uğraştırma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller işgal etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karışma — is. 1) Karışmak işi 2) Engelleme, araya girme, müdahale 3) Düzeni bozulma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nehiy — is., hyi, esk., Ar. nehy Bir işin yapılmasını yasak etme, engelleme, menetme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • obstrüksiyon — is., Fr. obstruction Engelleme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öfke — is. Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap Eve gelinceye kadar hiç öfkesi kalmadı. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler öfkesi burnunda Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller öfke baldan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yalıtım — is., fiz. 1) Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma, tecrit, izolasyon 2) Elektrik, ses ve ısı akımını engelleme, izolasyon …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yapışkanlık — is., ğı 1) Yapışkan olma durumu Her vakit ıslak duran ellerinde öyle tiksindirici bir yapışkanlık vardı ki... Y. K. Karaosmanoğlu 2) fiz. Bir sıvı veya gaz kütlesinin, içinde bulunan cismin hareketini engelleme özelliği …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”