kayıt koymak — engellemek, sınırlamak, takyit etmek Kanun ... kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
men etmek — engellemek; yasaklamak … Hukuk Sözlüğü
bağlamak — i, e 1) Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak Gemiyi iskeleye bağlamak. 2) Düğümlemek İpi ipe bağlamak. 3) i Yara ilaç koyup bezle sarmak Yarayı bağlamak. 4) i Denk yapmak, paket yapmak Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. 5) nsz Oluşmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bloke etmek — 1) kullanılmasını önlemek amacıyla el koymak Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş. R. H. Karay 2) savaş durumundaki bir ülkenin dış ülkelerle ilişkisini engellemek 3) kapatmak, durdurmak En sıkı ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ambargo — is., Fr. embargo 1) Bir malın serbest sürümünü engellemek için konulan yasak, engelleyim Silah ambargosu. 2) Bir devletin, gemilerin kendi limanlarından ayrılmasını yasaklama buyruğu, engelleyim 3) Bir ülkenin dış dünyayla ilişkilerini engelleme … Çağatay Osmanlı Sözlük
baca fırıldağı — is. Bacanın tepesine yerleştirilen ve çıkmakta olan dumanın içeri dönmesini engellemek için rüzgâra göre yön değiştiren dirsekli boru … Çağatay Osmanlı Sözlük
baskı — is. 1) Bir eserin basılış biçimi veya durumu Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı. A. Ş. Hisar 2) Bası sayısı Bu gazetenin baskısı yüz bindir. 3) Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri Sözlüğün yeni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
burç — 1. is., cu, bit. b. Ökse otu 2. is., cu, Ar. burc 1) Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı Surun yıkık burçlarından baykuşlar gülüyor. H. Taner 2) gök b. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelmek — i, er 1) Ayak uzatarak birisini düşürmek 2) Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın, bacak arasında en olmayacak golleri yerdi. H. Taner 3) Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelmelemek — i 1) Çelme takmak Hademelerden biri odaya lamba getirirken Mebrure bahçeye fırladı, birbirini çelmeleyen adımlarla, istediği hâlde koşmaya muvaffak olamayarak sokağa yürüdü. P. Safa 2) mec. Bir iş veya kimseyi engellemek 3) mec. Bir işi… … Çağatay Osmanlı Sözlük