esrarlı

esrarlı
1. sf.
Gizli yönleri bulunan, ne olduğu anlaşılamayan, akıl erdirilemeyen, esrarengiz

Aldırmadı, aynı esrarlı ve bir parça alaycı inatla devam etti.

- R. N. Güntekin
2. is.
İçinde esrar bulunan

Esrarlı sigara.


Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • Müslüm Gürses — (* 7. Mai 1953 in Fıstıközü, Provinz Şanlıurfa; bürgerlich Müslüm Akbaş) ist ein türkischer Schauspieler und Sänger. Seine Lieder werden zur Musikrichtung des Arabeske gezählt, wobei sich jedoch auch zahlreiche türkische klassische und… …   Deutsch Wikipedia

  • Mehmet Şevket Eygi — (* 7. Februar 1933 in Ereğli) ist ein türkisch islamischer Kolumnist der Millî Gazete. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Ideologie 2.1 Islam 2.2 Krypto Juden u …   Deutsch Wikipedia

  • Volkan Yalçıntoklu — Volkan Yalçıntoklu, né à Istanbul (Turquie), est un traducteur turc. Traductions Daniel Tanuro, Yeşil Kapitalizm İmkansızdır, Habitus Kitap Daniel Bensaid, Marx Kullanma Klavuzu, Habitus Kitap Emile Zola, Germinal, Can Yayınları Alphonse Daudet,… …   Wikipédia en Français

  • çıkmaz — is. 1) Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan yol, sokak Bu apartmanın olduğu çıkmazda bir garaj, bir eski ahır, üç esrarlı ve daima kapalı depodan başka bir şey yoktur. H. E. Adıvar 2) sf., mec. Çözüme ulaşmayan, çözüm yolu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esrarengiz — sf., Ar. esrār + Far. engīz Gizlerle, sırlarla örtülü, esrarlı Evime kaçmaklığım lazım gelirken, Zekeriya sofrasının esrarengizliğini öğrenmek cazibesine kapıldım. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esrarengizlik — is., ği Esrarlı olma durumu Zekeriya sofrasının esrarengizliğini öğrenmek cazibesine kapıldım. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • içlem — is., man. 1) Bir kavramın çağrıştırdığı kapsama giren niteliklerin veya taşıdığı özelliklerin bütünü, tazammun Kuş sözcüğü bize canlı, havada uçan ve öten bir varlık anlatır; şu hâlde canlılık, uçuculuk ve ötücülük kuş kavramının içlemine giren… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muazzam — sf., Ar. muˁaẓẓam 1) Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı. H. E. Adıvar 2) Alışılmışın sınırlarını aşan 3) mec. Güçlü, önemli Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim. A.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sarhoşlamak — le Sarhoş gibi olmak, sarhoş olmaya başlamak Ağzına üflediği esrarlı dumanla sarhoşlayan ve uyuklayan kediye küçük bir çakıl fırlattı. M. Uyguner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ESRAR-ENGİZ — f. Esrarlı, gizli, ürperti verici …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”