- evvelce
- zf.
1) Önce2) Önceleri, eskiden
Evvelce, yolda bir yere çarpmaktan, bir şey devirmekten korkar gibi sünepe sünepe yürürdü.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Evvelce, yolda bir yere çarpmaktan, bir şey devirmekten korkar gibi sünepe sünepe yürürdü.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
EBKÂR-I EFKÂR — Evvelce söylenmemiş olan fikirler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ESLÂF-I İZÂM — Evvelce gelmiş olan büyük zâtlar. (İmâm ı A zam, İmâm ı Şâfii gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FAKAHETLÛ — Evvelce müftüler hakkında kullanılmış olan resmî bir lâkab … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SALİF(E) — Evvelce geçen, geçmiş. Mukaddem … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İHTİRA' — Evvelce keşfolunmamış, bilinmeyen bir şeyi keşfetmek. İcad etmek. * Edb: Hiç kimse tarafından kullanılmamış tabirler ve mazmunlar kullanma. (Bak: Delil i ihtira , İbda … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
inkitta — evvelce önce ilk önce … Beypazari ağzindan sözcükler
bozmak — i, ar 1) Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2) Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir. A. Ş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
evvelden — zf. Önceden, eskiden, evvelce … Çağatay Osmanlı Sözlük
inhitat — is., esk., Ar. inḥiṭāṭ 1) Çökme, gerileme, alçalma Yükselmeyen düşer / Ya terakki ya inhitat. T. Fikret 2) Güçten düşme, inginlik, yaşlanma Evvelce pek meşhurken artık sesinin bozulmaya başladığı, inhitat zamanlarına geldiği söylenirdi. A. Ş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukaddema — zf., esk., Ar. muḳaddemā Önce, evvelce, eskiden … Çağatay Osmanlı Sözlük