- alelade
- sf., Ar. ˁalā'l-ˁāde
1) Her zaman görülen, olağan
Bu namaz, alelade bir ibadet değildi.
- R. E. Ünaydın2) Bayağı, sıradanAslında yılbaşı da her gün gibi alelade bir gündür.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu namaz, alelade bir ibadet değildi.
- R. E. ÜnaydınAslında yılbaşı da her gün gibi alelade bir gündür.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
alelâde — (A.) [ ﻩدﺎﻌﻝا ﯽﻠﻋ ] sıradan, bayağı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ÜSLUB-U ÂDÎ — Alelâde ifade tarzı. İfadesinde hiçbir üstünlük bulunmayan tarz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aleladelik — is., ği Alelade olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
beribenzer — sf., hlk. Sıradan, bayağı, alelade … Çağatay Osmanlı Sözlük
gripli — sf. Grip hastalığına yakalanmış (kimse) Belki onu alelade bir gripli sanıyordu, aceleye lüzum görmüyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapkaççı — is. 1) Kapıp kaçmak yoluyla hırsızlık yapan kimse 2) sf., mec. Üstünkörü, gereken önem verilmeyen, baştan savma, alelade O köşklerin, yalıların çoğunun yerinde bugün yeller esmektedir. Hemen hepsi kapkaççı yapılarla yok edilmiştir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
merbutiyet — is., esk., Ar. merbūṭiyyet Bağlılık Birkaç günlük yol arkadaşına hatta alelade bir arkadaşa bu kadar merbutiyet göstermek tabii değildi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıradan — sf. Herhangi bir, bayağı, alelade Bu kabil angaryalar sıradan bir memurun yaşamına hiç değilse bir renk ve canlılık katabilir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tedariksiz — sf. 1) Önceden gereken şeyleri sağlamamış olan, hazırlıksız 2) zf. Önceden gereken şeyleri sağlamadan, hazırlıksız Ya doktor alelade bir dâhilî hasta zanneder de tedariksiz gelirse? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecnun olmak — 1) sevda sebebiyle kendini kaybetmek 2) delirmek, çıldırmak Alelade, herkesteki gibi beş on kuruşluk bir maldı, buna kıymet verebilmek için insan mecnun olmalı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük