alıkoymak

alıkoymak
-i
1) Bir süre için bir yerde tutmak

Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu.

2) -den Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak

Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu.

- R. N. Güntekin
3) Ayırıp saklamak

Bu kitabı sizin için alıkoydum.

4) -den Yoksun bırakmak

İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar.

- H. R. Gürpınar
5) -i, -den Mâni olmak, engel olmak

İki güne yakın bir zaman yalnız su vererek oradan oraya koşturulmuş hayvanı, hangi kuvvet ağzına yanaşmış yiyeceği kapmaktan alıkoyar?

- R. N. Güntekin

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • faaliyetten alıkoymak — çalışması durdurulmak, çalışmadan alıkonulmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İ'TİYAK — Alıkoymak, engel olmak, mani olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • alıkoyma — is. Alıkoymak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • faaliyet — is., Ar. faˁāliyyet 1) Çalışkanlık, çalışma, canlılık, hareket İstasyonda bir faaliyet vardı. A. Gündüz 2) İşler durumda olma, etkinlik Birleşik Sözler sosyal faaliyet kulis faaliyeti Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller faaliyet göstermek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hapsetmek — i, e, der, Ar. ḥabs + T. etmek 1) Bir suçluyu hapishaneye koymak 2) Bir yere kapatıp salıvermemek Kediyi odaya hapsetti. 3) Engellemek, sınırlamak 4) de, mec. Bir kimseyi veya bir şeyi boşu boşuna tutmak, alıkoymak Gelirim diye beni akşama kadar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yağlı kuyruk — is., ğu, tkz. 1) Kolayca ve bolca yararlanılabilecek kaynak Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi.. E. E. Talu 2) Kolayca sömürülecek iş veya kişi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esir almak — 1) tutsak etmek 2) alıkoymak, meşgul etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işgal etmek — 1) bir yeri ele geçirmek Ertesi gün Kanaltepe Sivrihisar hattını işgal ettik. F. R. Atay 2) işten alıkoymak, oyalamak Buraya geldiğim günden beri beni işgal eden en mühim şey kendimi alıştırmak, ısındırmak cehdidir. Y. K. Karaosmanoğlu 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”