geçici

geçici
sf.
1) Çok sürmeyen

Bunu evvela gençliğe mahsus geçici bir heves zannettim.

- P. Safa
2) Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı

Eğer yazmaktan para ve ün gibi iki geçici kıymet ve zevk elde edemezsem acaba yazı yazar mıydım?

- H. E. Adıvar
3) Bulaşan, bulaşıcı
4) is. Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu

Onları sokakta gördüğünüz zaman adi bir geçiciden farklı bulmazsınız, sanırsınız ki bir yazıcı ticarethanesine gidiyor.

- C. Şehabettin
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • geçici işçilik — is., ği Geçici işçi olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçici işçi — is. Kısa süre için kadrosuz olarak çalıştırılan işçi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçici madde — is., huk. Yasa, tüzük ve yönetmeliklerde belirli bir süre için geçerli olan madde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçici plaka — is. Motorlu taşıtlara trafiğe çıkabilmeleri için esas plaka alınıncaya kadar verilen plaka …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçici teminat — is., tic. İhalelere katılanların yatırmak zorunda olduğu teminat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçici madde — Yasa, tüzük ve yönetmeliklerde belirli bir süre için geçerli olan madde …   Hukuk Sözlüğü

  • geçici tescil — Halen varolup da uyuşmazlığa neden olan ayni hakların korunması amacıyla tapu kütüğüne yapılan tescil …   Hukuk Sözlüğü

  • gelip geçici — is. Sürekli olmayan, kısa süreli şey …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • altmışaltıya bağlamak — geçici bir çözümle durumu kurtarmış görünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sel gider, kum kalır — geçici durumlara güvenmek doğru değildir anlamında kullanılan bir söz Sel gider kum kalır misali, türküler gidiyor, şiirler kalıyor. B. R. Eyuboğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”