germek — genişlenmek, tevsi etmek; böcek tohumu, goza, ibrişim … Çağatay Osmanlı Sözlük
germek — çekmek … Beypazari ağzindan sözcükler
çarmıha germek — haç biçimindeki darağacına çivilemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kol kanat olmak (veya germek) — (birine) yardım etmek, korumak, himaye etmek Sade çocuğuna değil, eşine de kol kanat gerer, ona da analık eder. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs germek — bir güçlüğe karşı koymak, dayanmak Hayatın lezzetleri içinde yüzen bizler, elbette geçici birçok zahmetlere katlanmaya ve birçok zorluklara göğüs germeye mecburduk. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanat germek — (birinin veya bir şeyin üstüne) koruması altına almak, himaye etmek Bazı işsiz güçsüz takımı, beş para etmez yapılara kanat gererek kendilerini tatmin etme girişimindeler. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kermek — germek, çeklp uzatmak; kapatmak; ürümek, havlamak II, 8; III, 39 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Anexos:Sinónimos de Cucumis melo — Saltar a navegación, búsqueda Sinónimos de la especie Cucumis melo … Wikipedia Español
çarmıh — is., Far. çār + mīḫ 1) Suçlunun öldürülmek amacıyla çivilendiği haç biçimindeki darağacı 2) den. Ana direkleri ve gabya çubuklarını yandan tutan halatlar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çarmıha germek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük