- gidip gelme
- is.
Gidiş dönüş
Kâğıthane'ye gidip gelme için bu arabalara hücum ediyorlardı.
- O. C. Kaygılı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kâğıthane'ye gidip gelme için bu arabalara hücum ediyorlardı.
- O. C. KaygılıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gelme — is. 1) Gelmek işi 2) sf. Gelmiş olan Avrupa dan gelme bir televizyon. 3) sf. Yetişme İyi aileden gelme çocuk. 4) fiz. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi Birleşik Sözler bilmezlikten gelme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme — çağrıldığın yere gitmekten çekinme, gelme denilen yere de gitme, orada sana ilgi göstermezler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönüm — is. 1) Dönme işi Ne güzel bir fikir dönümünü işaret eden bir heves! R. N. Güntekin 2) 1000 m² lik bir alan ölçüsü Demek dişini sıkarsa on sene sonra on beş dönüm tarlası, dört ceviz ağacı olacaktı. S. F. Abasıyanık 3) Tekrarlanan belli bir olayın … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelgit — is. 1) Boşuna gidip gelme Bu gelgitten bıktım artık iş bir türlü yürümüyor. 2) coğ. Ay ve güneşin yer yuvarlağı üzerindeki çekim güçleri sebebiyle deniz yüzünde, özellikle ana denizlerde su düzeyinin alçalması, kabarması olayı, medcezir … Çağatay Osmanlı Sözlük
say — 1. is., yi, esk., Ar. saˁy 1) Çalışma, emek 2) din b. Hac ibadeti sırasında Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelme 2. is., hlk. Düz, ince, yassı taş Yağmur yağar da ışılaşır sayları / Eli göçmüş de bozulaşır daylağı Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
supap — is., bı, tek., Fr. soupape 1) Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, açval 2) fiz. Bir devreye yerleştirildiğinde belirli şartlar altında … Çağatay Osmanlı Sözlük
temas — is., Ar. temāss 1) Değme, dokunma (I), dokunuş (I) 2) Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır. S. F. Abasıyanık 3) Değinme, sözünü etme, bahsetme O konuya hiç temas edilmedi. 4) Gidip gelme … Çağatay Osmanlı Sözlük
volta — is., den., İt. volta 1) Bir halatı bir yere bir kez dolama veya babalara yöntemince sarma 2) Zincirin demire veya iki zincirin birbirine dolanması 3) Geminin rüzgâra karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması 4) argo Sürekli aşağı yukarı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yolculuk — is., ğu 1) Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk. F. N. Çamlıbel 2) Bu gidiş gelişte geçen süre 3) Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tereddüd — (A.) [ ددﺮﺕ ] 1. gidip gelme. 2. ikirciklenme. ♦ tereddüd etmek ikirciklenmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü