gelmė — gelmė̃ sf. (4) J 1. giluma, giliausia vieta, gilmė: Į gel̃mę leistis KI417. Nu kranto į gel̃mę šoka Sch238. Tamsios gelmės, baltos putos, ūžia vandenėlis (d.) Smn. Ir gelmė juos skubiai sugavo, ir vanduo juos nuskandino RBJdt9,7. Žemė, jos gelmės … Dictionary of the Lithuanian Language
gelmė — gelmė̃ dkt. Čià pati̇̀ ùpės gelmė̃ … Bendrinės lietuvių kalbos žodyno antraštynas
gidip gelme — is. Gidiş dönüş Kâğıthane ye gidip gelme için bu arabalara hücum ediyorlardı. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme — çağrıldığın yere gitmekten çekinme, gelme denilen yere de gitme, orada sana ilgi göstermezler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokaktan gelme — gezmeden gelme … Beypazari ağzindan sözcükler
bilmezlikten gelme — is. 1) Bilmiyor gibi davranma 2) ed. Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme sanatı, tecahülüarif … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmėlaivis — dkt … Bendrinės lietuvių kalbos žodyno antraštynas
kelesi — gelme zamanı II, 69 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kelgü — gelme zamanı, geliş, gelecek I, 119; II, 68 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
VUFUD — Gelme, geli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük