girişmek — iş yapmaya çalışmak , kavga etmek için harekete geçmek … Beypazari ağzindan sözcükler
polemiğe girmek (veya girişmek) — siyasi, bilimsel veya edebî konularda sert tartışmalar yapmak Delegasyonumuz aleyhine çalakalem bir polemiğe girişmiş bulunuyordu. Y. K. Karaosmanoğlu Polemiğe girdiği genç kuşak yazarların soluksuzluğunu yoksulluk yılları ürünü olmalarına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pazarlığa girişmek — pazarlık yapmaya başlamak ... pazarlığa girişmez, müşterileri ne verirse alırdı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekme tokat girişmek — dayak atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavgaya girişmek (veya tutuşmak) — kavgaya başlamak Yahu, dedi, ne diyorsun, kavgaya biz de girişiyor muyuz? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak) — gücünün üstünde olan işlere kalkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşebbüs etmek — girişmek, el atmak Bir vatan vazifesidir, teşebbüs et, dediler. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
girnaşmak — girişmek, sığışmak, birleşmek, caylaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalkışmak — e 1) Yetenek, imkân ve gücü aşan bir işe girişmek 2) Girişmek, başlamak, yeltenmek Bunu haber alınca zavallı intihara kalkışmış. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük