ayağını giymek — ayakkabısını giymek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hapis giymek — hapis cezasına çarptırılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hüküm giymek — mahkemece cezalandırılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
taç giymek — 1) tahta çıkmak 2) kral veya kraliçe seçilmek Güzellik kraliçesi taç giydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
marka giymek — kullanmak için seçkin, kaliteli olan malı tercih etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şapkasını giymek (veya taşımak) — (birinin) kendi kimliğinin veya düşüncelerinin dışında başka birinin kimliğini geçici olarak taşımak veya onun düşünceleriyle ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
etek takmak (veya giymek) — argo erkek, ar, namus, erdem vb. özellikleri bulunmayan duruma düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
karalar bağlamak (veya giymek) — yas tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağının pabucunu başına giymek — 1) dengi olmayan bir kimseyle evlenmek 2) değersiz bir kimseyi üstün bir yere geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kedmek — giymek I, 12, 394; I I, 296; II I, 20, 156, 441bkz: ketmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini