giyme
Look at other dictionaries:
taç giyme töreni — is. Hükümdar olacak kimsenin başına tacını giydirerek hükümdarlığının resmen ilanı amacıyla düzenlenen tören Eskiden Alman kayzerlerinin taç giyme töreni Frankfurt ta yapılırdı. A. Haşim … Çağatay Osmanlı Sözlük
LÜBS — Giyme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
giyim — is. 1) Giyme işi 2) Giyme biçimi Sonunda giyiminden garsonların başı olduğu anlaşılan biri yaklaştı. Ç. Altan 3) Giysi Birleşik Sözler giyimevi giyim kuşam hazır giyim … Çağatay Osmanlı Sözlük
jumătate — JUMĂTÁTE, jumătăţi, s.f. 1. Fiecare dintre cele două părţi egale în care se poate diviza un întreg; parte dintr un întreg divizat în două părţi aproximativ egale. ♢ Jumătate de măsură = măsură fragmentară, incompletă, numai pe jumătate. ♢ loc.… … Dicționar Român
giydirmek — e 1) Giyme işini yaptırmak Derhâl hamama soktu, sırtına temiz bir elbise giydirip huzura çıkardı. H. Taner 2) mec. Ağır sözler söylemek, hakaret etmek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller giydirip kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
giyilmek — nsz Giyme işi yapılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
giyiş — is. Giyme işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
taç — 1. is., cı, Ar. tāc 1) Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık Tahtlar, taçlar artık tarihe karıştı. 2) Gelinlerin başlarına takılan süs 3) Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tamamlanmak — nsz 1) Eksiksiz duruma getirilmek, tamam olmak, bütünlenmek 2) Bitirilmek Ayakkabıları çıkarıp terlikleri giyme faslı tamamlanmıştır. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
tören — is. 1) Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi, merasim Töreni daha uzaktan izleyen annelerle babalar da sevinçle… … Çağatay Osmanlı Sözlük