- göz alıcı
- sf.
Güzelliği ile ilgi çeken, alımlı, göze çarpan
Burada vücudumu bütün göz alıcı çizgileriyle uzun uzun seyretmişti.
- O. C. Kaygılı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Burada vücudumu bütün göz alıcı çizgileriyle uzun uzun seyretmişti.
- O. C. KaygılıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
alıcı — is. 1) Satın almak isteyen kimse, müşteri 2) Kendisine bir şey gönderilen kimse 3) fiz. Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren aygıt Radyo alıcısı. 4) fiz. Almaç 5) sin., TV Kamera 6) hlk. Azrail Birleşik Sözler alıcı kuş alıcı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz alıcılık — is., ğı Göz alıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
abiye — is., Fr. habillé Gösterişli, göz alıcı öğleden sonra veya özel gecelerde giyilen şık giysi, tuvalet … Çağatay Osmanlı Sözlük
acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini … Çağatay Osmanlı Sözlük
allı pullu — sf. Göz alıcı renkler ve şeylerle süslenmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
büstiyer — is., Fr. bustier Bayanların ceket vb. kıyafetlerinin içinde kullanılan çarpıcı, göz alıcı, işlemeli kumaştan yapılmış askılı veya askısız üstlük … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Çingene pembesi — is. 1) Göz alıcı pembe renk 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiziki — sf., esk., Fr. physique + Ar. ī Fiziksel İstiyorum ki binlerce yıldızcık parlasın, göz alıcı bir fiziki hadise vuku bulsun! R. H. Karay Birleşik Sözler fiziki coğrafya fiziki harita … Çağatay Osmanlı Sözlük