fırsat kollamak (veya gözlemek) — yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek Sonra fırsat kollamasını biliyordu ve tekme yapıştıracak, çelme takacak zamanı içgüdülerin şaşmazlığıyla seçiyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol gözlemek — 1) bir şeyin olmasını ummak 2) bir kimsenin gelmesini beklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yolunu beklemek (veya gözlemek) — gelmesini beklemek Ben merak ederdim, gece yarılarına kadar yolunu beklerdim. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarassut etmek — gözlemek, gözetlemek Kıpırdamadan, nefes almadan apartmanı tarassut ediyordu. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ködmek — gözlemek; görmek II, 87; III, 23 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TA'KİB — Gözlemek. * Yolunda gitmek. * Peşinden yürümek. * Suçlunun suçunu araştırmak. * Bir kimsenin aynı senede yine gazaya gitmesi. * Bir şeyi ciddiyetle istemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Turc — Cet article possède un paronyme, voir : Turk. Cet article concerne la langue parlée en Turquie. Pour la famille de langues apparentées, voir Langues turques. Pour les autres significations, voir Turcs … Wikipédia en Français
galvanometre — is., fiz., Fr. galvanomètre Mıknatıslı iğnede oluşan sapmaları gözlemek yoluyla elektrik akımının şiddetini ölçmeye yarayan cihaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleme — 1. is. Meralarda yağışın toprakla tutulması ve yem üretiminin artırılması amacıyla, 40 50 cm aralıklarla 15 20 cm çapında ve 7 8 cm derinliğinde çukurlar açılması 2. is. Sacda, yağda kızartılan, tatlı veya tuzlu bir hamur işi 3. is. 1) Gözlemek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlemlemek — i 1) Gözlemek 2) Dış dünyadaki bir şeyi iyi bilmek için dikkati onun üzerinde tutmak, müşahede etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük