- gözü açık
- sf., -ğı
Uyanık, becerikli (kimse)Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gözü açık gitmek — gerçekleşmesini çok istediği bir dileğine erişmeden ölmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü açık olmak — fırsattan yararlanmak, kurnazca davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü açıklık — is., ğı Gözü açık olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tütsü gözü — is. Çadırlarda duman çıkmasını sağlayan delik Yalnızca tütsü gözü denilen duman deliği açık olduğundan, karın beyazlığı çadırı ısıtıyordu. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz açıklığı — is. Gözü açık olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kantarı belinde — sf. Gözü açık, aldatılmaz (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sak — 1. sf., hlk. 1) Uyanık, gözü açık, müteyakkız 2) Uykusu hafif Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sak durmak sak yatmak 2. is., bit. b., esk., Ar. sāḳ Sap … Çağatay Osmanlı Sözlük
HÂZIM — İhtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük