- hademe
- is., Ar. ḫademe
Odacı
Saat on birde hademe çayını ve iki çöreğini getirdi.
- S. F. AbasıyanıkBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Saat on birde hademe çayını ve iki çöreğini getirdi.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hademe — (A.) [ ﻪﻡﺪﺧ ] hizmetçiler … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HADEME — Hizmetçiler, hâdimler. * (C.: Hıdâm) Halhal. * Devenin ayağını bağladıkları kayı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hademe — hizmetli … Beypazari ağzindan sözcükler
CEMAAT-İ HADEME-İ EHL — İ H Tar: Saray işlerini yapmakla vazifelendirilmiş sanatkârlar zümresi CEMAAT I MÜCELLİDÂN I HÂS Tar: Saraydaki kitabları ciltlemekle vazifeli sanatkârlar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Atçalı Kel Mehmet Efe — (1780 1830) was a Zeybek, who led a local revolt against Ottoman authority and established control of the Aydın region for a short period between 1829 and 1830 ( in the reign of Mahmud II). Early Ages Kel Mehmet was born in 1780 to a peasant… … Wikipedia
Harem — (arab. harîm, »das Verbotene«, pers. enderûn) ist der dem Familienleben geweihte, nicht blutsverwandten Männern unzugängliche Teil des islamischen Hauses, im Gegensatz zu den Empfangsräumen (Selamlik). Das Gesetz gestattet dem Muslim, bis zu vier … Meyers Großes Konversations-Lexikon
avadancı — is., tar. Osmanlı sarayında bir sınıf hademe … Çağatay Osmanlı Sözlük
bevvap — is., bı, esk., Ar. bevvāb 1) Kapıcı 2) Mahalle okullarında hademe Bevvap Salim Dayının da namaz kıldığını görmedim. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakılı — sf. 1) Çivi, kazık vb. bir şeyle tutturulmuş Duvara çakılı büyük rakkaslı saati tamire götüren hademe, Reşat ın omzuna adamakıllı bindirmiş. Y. Z. Ortaç 2) Çakılmış, bir şeye bağlı Genç kadın forsaların çakılı bulunduğu oturak dairesini görmeyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
güllabi — 1. sf., esk., Ar. kullābī Kurnaz, açıkgöz 2. is., esk., Ar. kullābī Akıl hastanelerindeki hademe, güllabici, deli güllabicisi … Çağatay Osmanlı Sözlük