yollu — sf. 1) Yolu herhangi bir nitelikte olan Bozuk yollu bir mahalle. 2) Çizgili Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi. O. Kemal 3) Hızlı giden (taşıt) Yollu gemi. 4) mec. Kuralına uygun Bu hiç de yollu bir iş değildi. 5) zf., mec … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafif — sf., Ar. ḫafīf 1) Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı 2) Güç veya yorucu olmayan, kolay Hafif bir iş. 3) Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa Hafif bir kadın. 4) Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek) Onlar da akşam yemeğini pek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıtlatmak — i 1) Bir şeyden çıt sesi çıkarmak Asabiyetle parmaklarını çıtlattı. A. Gündüz 2) Antep fıstığının kabuğunu aralamak 3) İş parçalarının bazı yerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek 4) i, e, mec. Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sövüntü — is. Hafif sövme yollu, kaba ve yakışıksız söz … Çağatay Osmanlı Sözlük