- hoşsohbet
- sf., Far. ḫoş + Ar. ṣuḥbet
Güzel ve tatlı konuşan (kimse)
Pekâlâ sevimli, nazik, terbiyeli, hoşsohbet bir çocuktu.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Pekâlâ sevimli, nazik, terbiyeli, hoşsohbet bir çocuktu.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hoşsohbet — (F. A.) [ ﺖﺒﺤﺹ شﻮﺧ ] tatlı sözü, sohbeti tatlı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HOŞSOHBET — f. Konuşması tatlı, sohbeti güzel … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hoş — sf., Far. ḫoş 1) Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren Hoş bir ses. 2) zf. Bununla birlikte Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. H. E. Adıvar 3) zf. Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde Birleşik Sözler hoşbeş hoşgörü hoş koku … Çağatay Osmanlı Sözlük
meclis — is., Ar. meclis 1) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı 2) Bu toplantının yapıldığı yer, şûra 3) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir araya gelmiş kimseler topluluğu Yemekten sonra meclis gruplara ayrılmıştı. P. Safa 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
meclisara — sf., esk., Ar. meclis + Far. ārā Güzel konuşan, kendini toplantılarda konuşmasıyla sevdiren (kişi) Eskilerin hoşsohbet, meclisara, ağzına baktırır dedikleri kişiler vardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ömür adam — is. Neşeli, hoşsohbet, komik, eğlendiren ve beğenilen kimse Evliya Çelebi ömür adam. Benim yapabileceğim en kısa özet onun ömür adam olduğudur. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sohbet — is., Ar. ṣuḥbet 1) Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yârenlik, hasbihâl Biraz evvelki sükûtu şimdi hararetli bir sohbet takip ediyordu. H. C. Yalçın 2) ed. Söyleşi Tam fikir ve sanat sohbetlerine yakışan bir çerçeve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırıp geçirmek — 1) yakıp yıkarak, öldürerek, baskı veya etki yaparak büyük zarar vermek Pakize nin kırıp geçirdiği bir şeyi görmekten hasıl olacak tesiri temaşaya gelen çocuklara... H. Z. Uşaklıgil 2) çok sert davranarak darıltmak Adamın her akşam yarım kiloyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAFİF-ÜR RUH — Ruhu hafif olan, hoşsohbet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük