- ısırtmak
- -i, -e
Isırmasına sebep olmak
Bir sorkun dalını, bir sürgünü ağzına doğru tutar, ısırtırlardı yılana.
- N. Cumalı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bir sorkun dalını, bir sürgünü ağzına doğru tutar, ısırtırlardı yılana.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ısırtmak — III, 428 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dudak ısırtmak — 1) hayran bırakmak 2) hayrete, şaşkınlığa düşürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmak ısırtmak — herhangi bir davranışıyla şaşkınlık içinde bırakmak, şaşırtmak Bu küçük beldede kocaman işler göreceğini, herkese parmak ısırtacak eserler çıkaracağını zannediyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeytana parmak ısırtmak — çok kötü ve çirkin bir şey yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudak — is., ğı 1) Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru az veya çok kıvrılan üst ve alt kenarlarından her biri Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı. H. E. Adıvar 2) mec. Ağız Eve dudağınızda bir şarkı ile dönüyorsunuz. H. Taner… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ısırtma — is. Isırtmak işi Evde bacağımı ısırtmaya çalışırken, köpek kızıp neferin elini ısırmaz mı? Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve bazı hayvanlarda ellerin ve ayakların son bölümünü oluşturan, boğumlu, oynak, uzunca organların her biri Uzun, sinirli parmakları locanın kenarında uzanmış, boksörün kulağını koparıyordu. R. N. Güntekin 2) sf. Eni bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeytan — is., din b., Ar. şeyṭān 1) Hz. Âdem e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis 2) mec. Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse 3) sf., mec. Çok kurnaz, uyanık (kimse) Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük