- acılık
- is., -ğı
1) Acı olma durumu
Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu.
- Ö. Seyfettin2) mec. Dokunaklılık, kederlilik, yaslılıkYüreğinde derin bir üzüntüyle acılık vardı.
- M. Ş. Esendal
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu.
- Ö. SeyfettinYüreğinde derin bir üzüntüyle acılık vardı.
- M. Ş. EsendalÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
TELHÎ — Acılık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açıglık — acılık I, 150bkz: açıglıg … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
öt — acılık; öt kesesi I, 43 delik, çukur I, 31, 43, 276; II, 119, 247; III, 263bkz: öd … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ALKAME — Acılık, acı tat. Acı hıyar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HIRAFE — Acılık. * Tezlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MERARET — Acılık. Tatsızlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEMRİR — Acılık verme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
acıtmak — i 1) Acılık vermek Karabiber yemeği acıttı. 2) Ağrı, sızı duyulmasına sebep olmak Bilmem neden, her iskarpin ayaklarımı acıtıyor. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmızıbiber — is., bit. b. 1) Patlıcangillerden bir biber türü (Capsicum annuum) 2) Bu bitkinin olgunlaştığında kızarıp yakıcı bir acılık kazanan, kurutulup dövülerek yemeklerde baharat olarak kullanılan tozu, Türk biberi … Çağatay Osmanlı Sözlük
mırra — is., Ar. mirra Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve … Çağatay Osmanlı Sözlük