- ışıtmak
- -i
Işık saçmak, ışıklandırmak
Bulutlar geçip gidince kalan gök / Ey içimizi ışıtan has renk.
- S. Batu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bulutlar geçip gidince kalan gök / Ey içimizi ışıtan has renk.
- S. BatuÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ısıtmak — i 1) Sıcak duruma getirmek Bak buraya, dedim, mangalda çay var, istersen ısıtır, içersin. M. Ş. Esendal 2) mec. Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek Orada kapkaranlık, soğuk geceleri ısıtan bir aydınlık vardı. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ısıtmak — isitme tutmak, tesehhün etmek, humma olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerini ısıtmak — bir yerde uzun süre kalmak Yeni nazır olmuşsun, yerini ısıtmaya bakacaksın, yüzyıllardır düzelmemiş işleri düzeltecek değilsin ya! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
içini ısıtmak — hoş, güzel bir şey hoşluk duygusu yaratmak, coşku vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teshin etmek — ısıtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölitmek — ısıtmak I, 213; I I, 324 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TESHİN — Isıtmak, soğukluğunu gidermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
banyo kazanı — is. Banyoyu ve suyu ısıtmak için yapılan özel kazan veya ısıtma aleti … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirtme durumu — is., dbl. Yüklemi geçişli bir fiil olan cümlede fiilin doğrudan etkilediği, i/ ı, u/ ü ekini almış ad, yükleme durumu, yükleme hâli, akuzatif: sokağ ı (temizlemek), ev i (ısıtmak), okul u (sevmek), yüz ü (yıkamak) vb … Çağatay Osmanlı Sözlük