alakadar olmak — ilgilenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşinalık göstermek — ilgilenmek, tanıdığını belli etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
duymazlıktan gelmek — ilgilenmek istemediği için duymamış gibi davranmak Evine gönderilen haberleri hep duymazlıktan gelmişti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
devreye girmek — ilgilenmek, karışmak, araya girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alakalanmak — le 1) İlgilenmek 2) Gönül bağlamak, yakınlık duymak 3) Bir şey çekici gelmek 4) Bir şeyden zevk almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâlleşmek — nsz, le 1) Karşılıklı dertlerini anlatmak, dertleşmek 2) mec. Bir şeyle yakından ilgilenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgilenme — is. İlgilenmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
izlemek — i 1) Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek 2) Zaman, süre, sıra vb. bakımından gelmek, arkasından gelmek, arkasında olmak Geceyi gündüz izler. 3) Bir olayın gelişimini gözden geçirmek Bu ustaca düzeni Osmanlıların her işinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük