- bakmak
- -e, -ar
1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek
Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim.
- C. S. Tarancı2) Aramak3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmakLimana bakan penceresinden deniz görünürdü.
- O. V. Kanık4) Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek5) Beslemek, geçindirmekÜç çocuklu bir aileye bakıyor.
6) Bir iş birinden beklenmekEvin bütün işleri bana bakıyor.
7) Hastayı muayene etmek8) Tedavi etmek için ilgilenmek9) Yoklamak, incelemek, denemekGit bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız?
10) Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmakPasaport işine polis bakar.
11) nsz İlgilenmekBaktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı.
- E. Bener12) Uğraşmak, meşgul olmakÇocuğum, sen derslerine bak.
13) Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmakBu iş beş bin liraya bakar.
14) Gözetmek, korumak15) Renklerde benzemek, andırmakBu kumaşın rengi yeşile bakıyor.
16) Önem vermek, önem vererek üzerinde durmakAşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım.
- R. H. Karay17) nsz Anlamak, farkına varmakBazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez.
- M. Ş. Esendal18) Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmakYemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak!
19) nsz Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmekKadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla.
- N. CumalıBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- bak!- bak bak!- <- bakarsın- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Look at other dictionaries:
bakmak — I, 102, 192, 340, 425; I I, 16, 26, 33, 144, 250. 292; III, 23, 194. 272,295, 440 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
cin cin bakmak — 1) kurnazca bakmak 2) uykusuz gözlerle bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kem gözle bakmak — 1) kötü niyetle bakmak 2) nazar değdiren bir bakışla bakmak Eh yakışıklı da delikanlı. Bir tanesi kem gözle baktıysa tamam. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötü gözle bakmak — 1) bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak Tiyatroda kimse kimseye kötü gözle bakamaz. S. F. Abasıyanık 2) cinsel duygu ile bakmak Ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem, neden ona kötü gözle bakmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yan yan bakmak — 1) göz ucuyla bakmak İhtiyar kadın yan yan torununa bakıyordu. M. Yesari 2) kin, nefret veya öfke ile bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yan gözle bakmak — 1) yan bakmak 2) belli etmeden, göz ucuyla bakmak Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
titrü bakmak — dik bakmak, keskin gözle bakmak, II, 292; III, 272 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boş boş bakmak — amaçsız, anlamsız ve bilinçsizce bakmak Boş boş baktığımı görünce öfkelenip elindekileri bir köşeye attı. O. Pamuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
bön bön bakmak — anlamayarak, safça, şaşkın şaşkın bakmak Söyleyecek söz bulamıyor, bön bön ihtiyar Rum un yüzüne bakıyordum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dik dik bakmak — çok sert bir biçimde, sert sert, öfkeli öfkeli bakmak Hiçbir şey söylemeden dik dik baktı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük