incelik

incelik
is., -ği
1) İnce olma durumu
2) İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket

Yüzündeki incelik, olgunluk, onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor.

- H. E. Adıvar
3) Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri

Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti.

- H. Taner
4) Ayrıntı

Necati'ye vaziyeti bütün inceliğiyle anlattım.

- O. Kemal

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • REHAFE — İncelik …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • DİKKAT — İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • GASS — İncelik, zavallılık. * Biçare, zavallı. * Tatsız, yavan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • HERKELE — İncelik, nezafet, hoşluk, letâfet. * İnce, zarif, lâtif, ho …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • çıtkırıldım — sf. Aşırı incelik, dayanıksızlık ve çekingenlik gösteren (kimse) İstanbul un çıtkırıldım hanımlarıyla benim gibi bir kaba asker geçinemez. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • duygululuk — is., ğu 1) Tepkilerin öncelikle duygulara dayanması durumu 2) Çabuk, kolay heyecanlanma eğilimi 3) Uyarımları almadaki incelik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • edep — is., bi, Ar. edeb 1) Toplum töresine uygun davranma Olur şey mi bu, haydi edebinle çık git, çekil karşımdan! A. Ş. Hisar 2) İyi ahlak, incelik, terbiye Birleşik Sözler edep yeri edebikelam Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller edep etmek edep yahu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • estağfurullah — ünl., Ar. estaġfirullah Teşekkür edilen veya övülen bir kimsenin söylediği bir incelik ve alçak gönüllülük sözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • görgü — is. 1) Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışları, terbiye İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor. O. C. Kaygılı 2) Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • incelmek — nsz 1) İnce duruma gelmek Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış. R. H. Karay 2) Zayıflamak İstasyonda mavi gözleri solmuş, incelmiş bir nefer Hasan ı karşıladı. H. E. Adıvar 3) Sıvı, koyu durumdan akışkan duruma gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”